Teknoloji çağında teknik cihazların kullanımında aşırıya kaçmanın bir israf olduğu gün geçtikte daha çok fark edilmektedir. Marka ve yeni model teknoloji cihazlarını kullanmak bir moda, bir imaj olarak algılanmaktadır. Toplumda oluşan bu moda ve imaj insanları çok büyük israfa sürüklemektedir.
En yüksek e-atık geri dönüşüm oranına sahip olan ülke %62,6 ile İsveç’tir. Bu oran ABD’de %14, Çin’de %21, Japonya’da %23, Türkiye’de ise %5’dir. Global E-waste Monitor 2020 Raporuna göre, Fildişi Sahilleri, Kamerun, Gana, Madagaskar, Nijerya, Ruanda ve Güney Afrika gibi birçok Afrika ülkesinde e-atık yönetimini kapsayan tanımlara yer verilmiş olup, elektronik atık politikaları ve mevzuatları oluşturulmuştur. Afrika ülkelerinin elektronik atık yönetimine verdiği bu önem, diğer ülkelere e-atık yönetim sistemi kurarken dikkate alınması gereken hususlar hakkında da yol göstermektedir.
Akgül “E-atıklar; kobalt, baryum, cıva gibi zararlı maddelerden oluşmaktadır. Bu maddeler, tamamıyla yok edilmediği takdirde insan sağlığına ve çevreye ciddi zararlar vermektedir.”
Dünyadaki atıkların sadece %1’ini e-atıklar oluşturmasına rağmen, topraktaki tehlikeli madde kirliliğinin %70’ine neden olmaktadırlar. Elektronik atık sadece bir sağlık riski oluşturmakla kalmayıp, doğrudan küresel ısınmaya da sebebiyet vermektedir. Buzdolaplarında ve klimalarda bulunan aynı zamanda çöpe atılan sıcaklık ölçme ekipmanları, sera gazı salınımını arttırmaktadır. Her yıl enerji sektöründen kaynaklanan küresel emisyonların %0,3'üne eşdeğer yaklaşık 98 milyon ton sera gazının hurdalıklardan sızdığı düşünülmektedir.
Bir aracın parçalarının %80’inden fazlasının geri dönüşümü yapılabiliyor. Hurda otomobillerin her yıl 14 milyon tondan fazla çeliği geri dönüşümle tekrar kullanılabiliyor. Bu sayede, enerjinin %74’ünün ve hammaddenin %90’ının korunduğu ve su tüketiminin %40 azaltıldığı tespit edilmiştir.
NOMOFOBİ
Akgül “Nomofobi, telefondan veya başka bir akıllı cihazdan ayrı kalma korkusudur.” Bireyler, telefon, tablet veya bilgisayar gibi teknolojik aletlere bakmadan birkaç dakika duramıyorsa, bu durum nomofobi denilen ciddi bir ruhsal sağlık sorunun olduğuna işaret eder. Nomofobi, bireylerin hayatlarını artan araba kazalarıyla, radyasyona maruz kalarak artan hastalıklara ve uykusuzluk gibi sorunlara sebep olmaktadır.
Akgül “Teknolojinin zararı olduğu kadar yararlı yönleri de bulunmaktadır. Teknoloji sayesinde, kitap okunabilir, yeni diller öğrenilebilir, dünyanın her yerinden insanlarla bağlantı kurulabilir, kod yazılabilir ve hatta bu cihazlarla şirket yönetilebilir. Fakat bu cihazları icat eden dâhilerin ve bu kişilerin kendi çocuklarını teknolojik bir ortamda büyütmemesi ironik değil mi?”
Teknoloji kullanımını azaltmayı savunan kişilerin çoğu teknoloji şirketlerinde çalışanlardan oluşması ilginç bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok insan, ofiste bilgisayar karşısında çalıştıktan sonra resim yapmak, masa oyunları oynamak, bir dil öğrenmek veya bir müzik aleti çalmak gibi yeni hobiler kazanmaya istekli olduklarını belirtiyorlar.